1 Şubat 2025 Cumartesi

Gerçek Eşitlik: Kadın ve Erkek olmak değil , İnsan olmaktır.

Birbirine dönüşen kadın ve erkek silüetlerinden oluşan soyut bir yağlı boya/suluboya tablo. Eşitliği değil, insanlığı vurgulayan sanatsal bir kompozisyon

Falih Rıfkı’nın anlattığına göre, Meclis’te bir milletvekili Atatürk’e sormuş: ''Asrî olmak ne demektir?'' Atatürk, birkaç kelimeyle çağları aşan bir cevap vermiş: ''Adam olmak demektir.''

Bugün bu iki kelimenin içini doldurmaya çalışıyoruz. Adam olmak, insan olmak, erkek olmak…Oysa asıl mesele insan olabilmek değil midir?  Günümüzde birçok kişi bu ifadeye tepki gösteriyor; özellikle kadın hakları savunucuları haklı olarak "adam olmak" yerine "insan olmak" demeyi tercih ediyor. Peki, bu tercihler bir yana, biz gerçekten insan olmayı başarabiliyor muyuz? 

1789 İnsan Hakları Bildirgesi’nden Birleşmiş Milletler Bildirgesi’ne kadar nice bildirgeler yazıldı. Kadın hakları, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar üzerine... Hepsi ''Kadın ve erkek eşittir dedi. Peki, hayatımızın hangi alanında bu eşitliği yaşayabildik ya da uygulayabildik? Kadının giysisine, kahkahasına, özgürlüğüne, hatta varlığına müdahale eden zihniyetin içinde eşitliği nasıl konuşabiliriz? Bu yüzden mesele sadece kadın-erkek eşitliği değil, insanlık meselesidir. Eğer insan olmayı başarabilseydik kadın hakları diye bir kavrama ihtiyaç duymazdık. Çünkü kimsenin hakkını savunmak zorunda kalmaz zaten doğuştan sahip olduğumuz eşitliği yaşayabilirdik.  

Bir de öyle bir zihniyet (çürümüş) var ki, kadını bir erkeğin varlığında tanımlıyor. Oysa kadın ne bir erkeğin gölgesidir, ne kölesidir, ne de toplumun süsü. Kadın, insanlığın ta kendisidir. Kadın, insanı karnında büyüten, sevgisiyle yoğuran ve ruhuyla var eden kutsal bir varlıktır.  Bu yüzden, kadın haklarını tartıştığımız her gün, aslında insanlık sınavını kaybediyoruz. Ve belki de en acısı, hâlâ kadın ve erkek eşitliğini konuşuyor olmamızdır. 21. yüzyılda hâlâ böyle bir konunun tartışılıyor olması bile çağ dışı ve insanlık dışı bir düşüncenin göstergesidir. Çünkü mesele, kadın-erkek olmak değil, insan olabilmektir. 

Sorun bireylerde değil, zihinlerde. Çocukluğumuzdan itibaren öğretilen yanlışlar, görenekler, aile baskısı ve eğitimsizlik… İşte insan olmanın önündeki en büyük engeller. Kadını ikinci plana iten anlayış, yalnızca erkeklerin değil, kadınların da zihinlerine işliyor. Bir kadın, başka bir kadının hakkını savunmazsa; bir erkek, kadının eşitliğini kabul etmezse, toplum nasıl insan olabilir?

Eşitliğin, saygının, sevginin, adalet duygusunun temelini ailede oluşturmalıyız. Bu görevde ilk başta anne ve babaya düşer. Çocuklarına adil olmayı öğretmeyen, sevgiyi paylaşmayı bilmeyen, saygıyı benimsemeyen bir ailede büyüyen birey, insan olmayı nasıl öğrenecek? Ya da oğluna üstünlük hissi aşılayan, kızına sessiz kalmayı öğreten bir ebeveyn, geleceğin de değişmesini engeller. Kadını ikinci plana atan bir baba, bunu normalleştiren bir anne, geleceğin de aynı kalmasını sağlayacaktır. Oysa değişim, en çok çocukların zihninde filizlenir. Eğer onlara eşitliği, özgürlüğü ve saygıyı aşılayabilirsek, gelecek nesillerde insan olmanın ne demek olduğunu tartışmaya bile gerek kalmayacaktır. Çünkü insan olmak, zaten eşitliği içinde barındırır.

Bugün hâlâ kadınların haklarını savunmaya çalışıyorsak, bu utanç bize yeter. Günün birinde bu zihniyet değişecek ve insanlık, eksiklerini tamamlayarak büyüyecek. İlhan Selçuk’un dediği gibi, ''adamlar insan olacak.'' "adam olmak" yalnızca erkek olmakla özdeş sayılmayacak. Ve belki de o gün, "Kadın-erkek eşit midir?" sorusu tarihin tozlu raflarında unutulmuş, anlamsız bir tartışma olarak kalacak. Ve o gün geldiğinde, kadınların ne giydiği, nasıl yaşadığı kimseyi ilgilendirmeyecek. Çünkü o gün, insan olmanın ne demek olduğunu anlayacağız. İnsan olmak, erdemle, eşitlikle ve vicdanla tanımlanacak. Çünkü insanlar arasında eşitlik değil, zaten var olması gereken doğal bir denge olacak.

Ama asıl soru şu: O gün gelene kadar kaç nesil daha bu eşitsizliğin yükünü taşıyacak? 

Oysa Atatürk’ün söylediği gibi, asrî olmak yani çağdaş olmak; insan gibi yaşamak, insan gibi düşünmek ve insan gibi davranmak demektir. Ve ancak bunu başardığımızda, gerçek anlamda eşit ve özgür olabiliriz.


Görüşmek üzere...

Arzu SEKİN 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Hiçbir Şey Yapmadım… ve İlk Kez Gerçekten Huzurluydum

“Hayat bazen sadece durabilenleri ödüllendirir.” Ne yetişmem gereken işler vardı, ne de aklımı yoran planlar. Sadece oturdum, bir fincan k...