20 Mayıs 2025 Salı

Eğitimde Ayrıştırma Değil, Eşitlik Gerek!

 

"Modern çizgi roman tarzında bir illüstrasyon: Farklı cinsiyetlerden ve etnik kökenlerden gelen çocuklar el ele tutuşarak rengarenk köprüler inşa ediyor. Köprüler, aralarındaki sembolik bir duvarı aşarak birleşiyor. Görsel, eğitimde eşitliği, işbirliğini ve toplumsal bütünleşmeyi simgeliyor."

Toplumların istikbali, yalnızca alfabeyi değil, aynı zamanda eşitliği ve özgürlüğü öğrenen nesillerin yüreklerinde atar. Onların eşit, özgür, aydınlık bir eğitim ortamında yetişmesi, sadece bireysel değil, toplumsal bir zorunluluktur. Ancak Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar, bu temel gerçeğe ters düşüyor ve beni derinden etkiliyor. Bu ifadeyi ilk duyduğumda içimde hem geçmişin burukluğu hem de geleceğin kaygısı yankılandı.

Sayın Bakan, kız çocuklarını okula göndermekte tereddüt eden aileleri ikna edebilmek adına kız okullarının da açılması gerektiğini ifade ediyor. Bu söylem, ilk bakışta bir “çözüm arayışı” gibi görünse de, aslında yıllardır mücadele ettiğimiz eşitlik ilkesine vurulan ciddi bir darbedir.

Asıl Mesele Zihniyet Dönüşümü, Ayrıştırma Değil!

Peki, asıl mesele ne? Asıl mesele; çocukları birbirinden ayırmak değil, zihniyetleri değiştirememek. Eğitim sistemimiz, hâlâ kız çocuklarını koruma bahanesiyle izole etmeye çalışan bir anlayışla şekillendiriliyor. Bu anlayış, kız çocuğunu korunması gereken bir varlık olarak görüyor; bir birey değil, özne değil. Erkek çocuğu ise potansiyel bir tehdit gibi kodlanıyor. Oysa çocuklar doğar doğmaz cinsiyet rolleriyle” değil, eşit eğitim hakkıyla tanıştırılmalıdır.

Karma Eğitim Neden Vazgeçilmezdir?

Karma eğitim; birlikte yaşamayı, saygı duymayı, farklılıklara hoşgörüyle yaklaşmayı öğretir. Birbirini tanımayan, anlamayan, birlikte deneyim kazanmayan bireyler; ileride aynı toplumda nasıl bir arada yaşayacak? Eğitim sadece akademik bilgi değil, sosyal hayatın da bir provasıdır. Kız ve erkek çocuklarının ortak eğitim alması, gelecekte daha adil, daha sağlıklı ilişkiler kurabilmeleri için şarttır.

"Kız Okulları" Çözüm Değil, Teslimiyettir!

Kız çocuklarını “kendi okullarına” hapsetmek çözüm değil, zihniyetlere teslimiyettir. Bu ülkenin kadınları, kız çocukları yıllarca "okula gitmesin", "erkeklerle aynı ortamda olmasın" denilerek hayattan geri bırakıldı. Oysa okulları ayırmak, o karanlık zihniyete boyun eğmek demektir. Sorun; karma eğitim değil, zihniyet ayrışmasıdır. Eğitimi inançlara, geleneksel kodlara teslim etmek; bilimin rehberliğinden uzaklaşmaktır.

Kimi İkna Ediyoruz ve Ne Pahasına?

Eğer bugün devlet, bazı velileri ikna edebilmek için kız okulları açmaya razıysa, yarın hangi taleplerin önünü açacak? Bugün kız-erkek ayrımıyla başlayan bu yol, yarın farklı yaşam tarzlarını dışlayan, toplumu daha da bölen bir yapıya evirilmez mi? Kamusal alanı bu denli ayrıştırmak, sosyal bütünlüğümüzü parçalamaz mı?

Şimdi Cesurca Eşitliği Savunma Zamanıdır!

Bu ülkenin öğretmenleri, öğrencileri, kadınları, anneleri… Yıllarca eğitimin aydınlık yüzünü savundu. Şimdi susarsak, geri adım atarsak; sadece okulları değil, geleceğimizi de karanlığa teslim ederiz.

Bugün susarsak, yarın çocuklarımızın birlikte öğrenme hakkını, eşit yurttaş olma hayalini kaybederiz. Kız çocuklarını eve değil, sınıfa; ayrılığa değil, eşitliğe yönlendirmek bizim sorumluluğumuzdur.

Eğitim, ayrıştırarak değil birleştirerek güçlenir. Gelin, çocuklarımıza duvarlar değil, köprüler bırakalım. Aynı sınıfta büyüsünler ki; aynı sofrada, aynı ülkede, aynı hayatta eşit yurttaşlar olarak var olabilsinler.

Sevgiyle Kalın...

Görüşmek üzere...

Arzu SEKİN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Hiçbir Şey Yapmadım… ve İlk Kez Gerçekten Huzurluydum

“Hayat bazen sadece durabilenleri ödüllendirir.” Ne yetişmem gereken işler vardı, ne de aklımı yoran planlar. Sadece oturdum, bir fincan k...