
Bugün 1 Mayıs.
Sadece takvimlerde kırmızı bir işaret değil, yüreklerde bir sızı, bir umut çığlığı. Bu gün, sabahın erken saatlerinde yatağından kalkan, çocuğuna bir lokma ekmek götürmek için alın teri dökenlerin günü. Bu gün, süt parası için uykusuz geceler geçiren annelerin, evlatlarının geleceği için endişelenen babaların günü.
1 Mayıs, süslü sözlerle geçiştirilecek bir bayram olmanın ötesinde, içinde biriken öfkeyi de, yeşeren umudu da barındırıyor. Geçmişin ağır yükü omuzlarımızda, geleceğe dair kırılgan hayaller ise içimizde yeşeriyor.
Bazen düşünüyorum da, bu topraklarda bir insan neden didinir? Neden didiniriz? Gözlerinin içindeki o parıltılı hayallere ulaşmak için mi, yoksa sadece bir sonraki güne nefes alabilmek için mi? Cevabı derinden bir acı bırakıyor. Çünkü çoğu zaman, sadece var olabilmek için harcıyoruz ömrümüzü. Ve var olmak mücadelesinin verildiği bu topraklarda, emek en yüce değer olmasına rağmen, emekçi çoğu zaman yapayalnız kalıyor.
Bugün, bedeni yorgun düşse de, yüreği meydanlarda atan herkesin günü. Kimi sessizce evinin penceresinden bakıyor, kimi hâlâ omuzlarında işinin yüküyle direniyor. Ama hepsinin kalbinde aynı buruk soru yankılanıyor: ''Bu kadar çabaya, emeklilerin yıllarca verdiği emeğe rağmen neden geçim sıkıntısı çekiyoruz ve bunca alın terine rağmen hak ettiğimiz değeri göremiyoruz?"
Çünkü bu düzen, nasır tutmuş ellerin hikayesini görmezden gelir. Alın teriyle karışan o tuzlu gözyaşının hesabını tutmaz. Çoğumuzun bir adı bile yoktur onların defterinde. Ama ben biliyorum. Ben, bu memleketin soğuk sabahlarında işe gitmek için o tıklım tıklım otobüslere, minibüslere sıkışanları da tanıyorum, çocuğunun küçük avucuna harçlık koyamadığı için başını öne eğenleri de.
Bugün, işte onlar için yazmak geldi içimden. Belki de biraz kendim için de. Çünkü ben de verdim emeğimi, yeri geldi hayallerimi erteledim. Çocuk yaşta omuzlarıma binen sorumluluğun ağırlığını bilirim. Ve o görünmez yükün altındaki kahramanlara bir selam göndermek istedim bugün.
1 Mayıs, sadece slogan atmak, pankart taşımak değil. 1 Mayıs, herkesin emeğinin karşılığını adilce aldığı bir dünya düşlemek. Bir çocuğun, annesi işten geç geldiğinde yüreğinin ağzına gelmemesini istemek. Bir babanın, yıllarca çalıştıktan sonra bile kira kaygısı taşımamasını dilemek. Yani, insanca yaşamak. Yan yana, omuz omuza, birlikte nefes almak.
Bugün, alın terinin, emeğin ve o içten gözyaşlarının en anlamlı bayramı. Bu satırları kâğıda değil, sanki toprağa kazımak ister gibi yazdım. Çünkü bu topraklara düşen her bir ter damlası, filizlenen bir umuttur aslında. Yeter ki o narin filizi hoyratça ezmeyelim.
1 Mayıs, yüreğini ortaya koyarak çalışan, üreten herkesin günü.
Kutlu olsun.
Görüşmek Üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder