24 Aralık 2025 Çarşamba

Siyasal İslam’ın Açlık Düzeni ve Merhametsizliği

 


Bir yanda boş bir tabak ve kuru ekmekle yoksulluğu temsil eden bir el, diğer yanda ise altın varaklı bir saray odasında kurulan şatafatlı bir sofranın keskin ayrımıyla anlatılan toplumsal adaletsizlik ve merhametsizlik illüstrasyonu.

Açıklanan yeni asgari ücretin, güncel açlık sınırı olan 29.829 TL'nin dahi altında kalarak 28.705 TL seviyesinde belirlemek bir halkı yaşarken gömmek demektir. Merhamet ve vicdan gibi kavramları dilinden düşürmeyen siyasal İslam zihniyetinin, iş halkın kursağına girecek ekmeğe geldiğinde nasıl bir taş kalpliliğe büründüğünü bugün en çıplak haliyle görüyoruz. Kendi saltanatlarını ve şatafatlarını korumak adına milyonları yokluğa mahkûm etmekte zerre tereddüt etmiyorlar. Çünkü bu zihniyet için hayat, sadece kendi lüks fanuslarının içinde akan bir masaldan ibaret. Halkın payına ise sadece bu masalı uzaktan izlemek ve açlığını "şükür" ile örtmek düşüyor.

Lafı dolandırmaya gerek yok, kelimeleri kibarlaştırmanın kimseye faydası yok: Siyasal İslam zihniyetinde acıma yoktur. Bu zihniyet, kendi iktidarını halkın yoksulluğu üzerine kuran, doğası gereği zalim bir yapıdır. Dini söylemleri diline pelesenk edenlerin, "komşusu açken tok yatan bizden değildir" düsturunu sadece kürsülerde birer süs olarak kullananların, icraata gelince halkın son lokmasına göz dikmesi, tarihin kaydettiği en büyük samimiyetsizliktir.

Bu merhametsizliğin boyutlarını anlamak için sadece açıklanan rakama değil, o rakamın etrafındaki şatafata bakmak yeterlidir. Bir yanda ejder meyveli smoothie’lerin içildiği, milyarlık konvoyların dizildiği, saray giderlerinin her gün katlandığı bir "paralel evren"; diğer yanda ise market rafındaki sütün fiyatına bakarken ter döken babalar, akşam pazara en son giden anneler... İşte "hayat sadece kendileri için var" dediğimiz nokta tam burasıdır. Kendileri için sınırsız bir kaynak yaratanlar, asgari ücretliyi açlık sınırının altına hapsederken bir de "şükür" ve "sabır" ile bu sefaleti kutsallaştırmaya çalışıyorlar. Kendileri yeryüzü cennetini yaşarken, yoksula ahiret tesellisi vermek, merhametsizliğin en organize, en acımasız halidir.

Bu zulüm düzeni sadece bugünün ekmeğini de çalmıyor. Asgari ücreti açlık sınırının altında bırakarak; bu ülkenin çocuklarının sütünden, etinden ve geleceğinden çalıyor. Bir babanın evladının gözüne bakarken hissettiği o derin mahcubiyet, bu zihniyetin zerre umurunda değil. Onlar için halk, sadece bu devasa çarkın dönmesini sağlayan ucuz birer iş gücü, birer "istatistik"ten ibarettir. Merhamet, onların lügatinde sadece kendi yandaşlarını kayırmak için kullanılan bir kılıf haline gelmiştir. Halkın sırtındaki vergi yükü her geçen gün artarken, dev şirketlerin milyarlık vergi borçlarını tek kalemde silenlerin asgari ücretliye "kaynak yok" demesi, zalimliğin zirvesidir. Bu, halka karşı yürütülen sistemli bir ekonomik saldırıdır. Kendi bekaları için milyonları yoksullukta eşitleyen bu yapı, toplumu sadece nefes alabilecek kadar yaşatıp, itiraz edemeyecek kadar dermanını kesmeyi hedefliyor.

Artık net bir şekilde görüyoruz ki; vicdanın ve acımanın tamamen sustuğu bu sistemde adalet beklemek büyük bir yanılgıdır. Siyasal İslam zihniyeti, halkın feryadına kulaklarını tıkamış, kendi yarattığı o lüks fanusun içinde sağırlaşmıştır. Merhametin ve gerçek insan sevgisinin bulunmadığı bu karanlık düzende, hayatın tüm nimetleri sadece o malum kesim için akmaya devam ediyor. Bu zulüm düzeni, kendi şatafatını halkın açlığı üzerine inşa etmeye devam ettiği sürece ne adaletten ne de insanlıktan bahsetmek mümkün olmayacak.

Ya bu kuşatmayı tüm çıplaklığıyla görüp sesimizi yükselteceğiz ya da bu karanlığın içinde tamamen silinip gideceğiz. Artık görmeyen gözlere, duymayan kulaklara anlatacak vakit kalmadı; her şey ortada!

 Görüşmek üzere..

Arzu SEKİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyasal İslam’ın Açlık Düzeni ve Merhametsizliği

  Açıklanan yeni asgari ücretin, güncel açlık sınırı olan 29.829 TL'nin dahi altında kalarak 28.705 TL seviyesinde belirlemek bir halkı ...