2 Mart 2025 Pazar

Cemreler Yüreklere Düşse


sevgi ve umudun çiçek açtığı anlar : Yüreklere düşen Cewmre.

Hani derler ya, cemreler önce havaya, sonra suya, sonra toprağa düşer diye... Benim hayalimdeki cemreler  ise doğrudan yüreklere düşse?  Öyle bir cemre ki, kışın o buz gibi soğuğunu unutturup, içimizi sıcacık bir sevgiyle dolduran, samimiyetle dokunan, biraz esprili ama derin anlamlar barındıran bir sevgi seli getirse... Böyle bir cemre, sabah uyandığımızda, pencereden gökyüzüne bakıp 'Bugün seni seveceğim' dedirten türden olsa...  Gülse Birsel'in o kendine has, sıcak ve hafif alaycı üslubuyla söylemek gerekirse: ''Hayat, yanlışlıkla gülümsemeyi seçenlerin, en güzel yolculuğudur''  İşte o cemre, tam da o gülümsemeyi yüzümüze konduracak türden olurdu. 

Düşünün ki, bir sabah ilk cemre yüreğimize düşüyor; ve o cemre, içimizdeki iyilik tohumlarını yeniden yeşertiyor. İnsan ilişkileri çoğu zaman parkta karşılıklı oturan iki yabancı gibi mesafelidir.  Ama bu cemre, "Merhaba, senin de yüreğinde bahar var mı?" diye sormaya cesaretlendiriyor bizi. Sevgi, kalbin en ihtiyatlı yatırımcısıdır; beklenmedik anlarda en büyük kazançları sağlar. Bu ilk dokunuş, bir anlamda: "Acaba bu dünya neden hala bu kadar soğuk?" sorusunun cevabını aratıyor. Ve o cevap, yavaş yavaş filizlenen bir dostlukla, samimiyetle başlıyor. Belki de bu cemre sayesinde, komşumuzla bir kahve içeriz, yaşlı bir teyzenin elini tutarız, sokaktaki kediye bir kap su veririz. İşte o zaman, dünya yürekten yüreğe yayılan bir sıcaklıkla yeniden canlanır.

İkinci cemre, günlük telaşlarımızın arasında kaybolmuş ruhlara umut ışığı olan, hayata dokunan özel bir dokunuş olsa... İş yerindeki sert bakışlara, kalabalık metroda sıkışıp kalan bedenlere veya günlük koşturmacada unutulan küçük mutluluklara... İşte tam o anda, içimizden "Dur bakalım, bu da geçecek, sevgi kalıcıdır" diye fısıldayan bir ses, yani cemre devreye girse... Bazen hayat, alarmımızın bizi yarı yolda bıraktığı sabahlar gibi hatalarla dolu olsa da, sevginin dokunuşuyla her şey anlam kazanır. Çünkü aslında, "Her hata, üzerine sevgi serpiştirilen bir tohumdur; doğru sulanırsa, gül bahçesine dönüşür" diye bilgece bir söz vardır. Bu cemre, ufak tefek aksiliklerde bile gülümseyerek güzellikleri görmeyi öğretse bize. Bazen 'Ah, yine geç kaldım, ama olsun' derken bile, içimizden 'Sevgiyle yaşadığımız her an, hayatın en renkli anısıdır' dese... 

Üçüncü cemre, sevginin evrensel bir dil olduğunu hatırlatsa bize... Tıpkı tohumlarını tüm dünyaya serpen bir çiftçi gibi, o kadar geniş bir alana yayılıyor ki; adeta "Dünya, sevgiyle yeniden yeşermez mi?" dedirtiyor. Bu da insanları birbirine biraz daha yakın, biraz daha samimi kılmak anlamına gelmez mi? Hani derler ya, "Sevgi, evrensel bir dildir; kimseden borç istemez, herkesin kalbine dokunur" diye. İşte bu cemre, o dilin ta kendisi. Düşünsenize, her köşe başında, her sokakta, hatta belki de sosyal medya paylaşımlarımızda bile biraz daha samimiyet, biraz daha dostluk aramıyor muyuz? İşte bu cemre, tam da o anda "Hadi, biraz gülelim" diye fısıldıyor kulağımıza. Çünkü biliyoruz ki, dünyanın en çetrefilli meselesi bile, sevgiyle yoğrulunca tatlı bir anıya dönüşebilir.

Bu üç cemre, aslında hayatın her alanında var olan o ince dokunuşları simgeliyor: İlk cemre insanlığa sevgi getiriyor, ikinci cemre hayatı renklendiriyor, üçüncü cemre ise tüm dünyayı kucaklıyor. Gülse Birsel'in keskin kalemiyle ifade ettiği gibi: “Hayat, yanlışlıkla yakalanan gülüşlerin, akıllara kazınan sevgi notlarının ve tam zamanında çalınan dostluk melodilerinin toplamıdır.” Bu düşünce, belki de hepimizin içten içe aradığı bir şeydir. Modern hayatın hızlı temposunda, adeta bir TV dizisinin ara sahneleri gibi, molalar verdiğimiz, anları yakaladığımız ve en önemlisi gülmeyi hatırladığımız zamanlar, işte bu cemreler sayesinde mümkün oluyor. Çünkü unutmayalım, “Gülmek, ruhun dansıdır; sevgi ise bu dansın ritmi.”

Şimdi de, hayatın derinliklerinden süzülmüş, kalbimize dokunan birkaç özlü sözlerimle yazımızı taçlandıralım, ne dersiniz, güzel olmaz mı ?

"Sevgi, yüreğe yağan en tatlı yağmurdur; ne kadar ıslanırsan ıslan, gülüşün hiç solmaz." 

"İnsanlık, samimiyetten örülmüş sıcacık bir battaniyedir; soğuk günlerde en çok o yumuşak dokunuşa ihtiyaç duyarız." 

"Her hata, sevgiyle sarılınca bir gülümseme sebebine dönüşür." 

"Gülmek, hayatın en kolay lüksüdür; sevgi ise bu lüksün en değerli parçası." 

Bu sözler, sanki hayatın karmaşasını çözmek için yazılmış küçük notlar gibi. Her birinde, içimizde yeşeren umutlar ve yeniden başlayan dostluklar gizli.

Belki de bu yazının sonunda size sormak istediğim en önemli soru şu: "Bugün, yüreğinize düşen o ilk cemreyi hissettiniz mi?" Eğer hissettiyseniz, işte tam o an, o beklenen sevgi yağmurunu birlikte karşılamak için en güzel zaman. Çünkü biliyoruz ki, cemreler sadece doğanın mucizesi değil, aynı zamanda bizim de yaratabileceğimiz bir mucize. Küçük bir gülümseme, içten bir "merhaba" ile her an ortaya çıkabilir. 

Sevgili okurlar, umarım bu yazı, yüreğinizde minicik de olsa bir sevgi kıvılcımı yakmıştır. Unutmayın, hayatın her köşesinde, her anında bir cemre gizli. Gözlerinizi açın, kalbinizi sevgiyle doldurun ve dünyaya biraz daha şefkatle bakın. Çünkü sonuçta, "Sevgi, en basit haliyle, dünyanın en karmaşık sorununu çözen sihirli bir dokunuştur." 

Hoşça kalın, gülümseyin ve sevgiyi paylaşın. Unutmayın, cemreler yüreklere düştükçe, dünya yeniden güzelleşir.

Görüşmek üzere...

Arzu SEKİN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Hiçbir Şey Yapmadım… ve İlk Kez Gerçekten Huzurluydum

“Hayat bazen sadece durabilenleri ödüllendirir.” Ne yetişmem gereken işler vardı, ne de aklımı yoran planlar. Sadece oturdum, bir fincan k...