Kediler bize sadece yoldaş olmuyor; sabretmeyi, koşulsuz sevgiyi ve hayatın küçük mutluluklarını hatırlatıyor.
Hepimizin hayatında kendimizi iyi hissettiğimiz, dünyadan kısa bir süreliğine de olsa koptuğumuz anlar vardır. Benim için o anların başrolünde hep kediler oldu. Evin en sessiz köşesinde, bir balkonda ya da kucağımda, her anımda yanımda olan o minik patili dostlar... Onlarla kurduğumuz o sessiz ama derin bağ, hiçbir şeye benzemiyor. Bu bağ, kelimelere sığmayan, sadece hissedilen bir şey. Kedili bir evde yaşamayan bilemez o derin dinginliği, o tarifsiz huzuru.
Düşünsenize, eve yorgun argın geldiğinizde sizi kapıda karşılayan, hemen bacaklarınıza sürtünerek "Hoş geldin" diyen bir varlık. O gün ne yaşadığınızın, ne kadar yorgun olduğunuzun hiçbir önemi yok. Onun tek derdi size sevgi vermek ve biraz ilgi görmek. Onların bu karşılıksız sevgisi, ruhumuzu tamir eden bir sihir gibi. Bazen sadece yanımızda uyumaları bile yeterli oluyor. O mırlama sesleri, dünyanın en huzur verici melodisi sanki. O an, tüm stresiniz, tüm dertleriniz eriyip gidiyor. Kucağınızda bir kediyle oturduğunuzda, sanki zaman duruyor ve siz, o anın sonsuzluğunda kayboluyorsunuz. Onların gözlerindeki o masumiyet, size kendinizi daha iyi bir insan gibi hissettiriyor.
Hayatım Artık Onların Kurallarına Göre İşliyor
Kedilerle yaşamak, sadece evinizi paylaşmak değil, aynı zamanda hayatınızın tüm rutinlerini onların minik patilerine emanet etmek demek. Eskiden sabahları alarmın o rahatsız edici sesiyle uyanırdım, şimdi ise bambaşka bir alarm sistemim var ve o, sessiz bir mırlamayla başlıyor. Her sabah günün ilk ışıklarıyla birlikte patileriyle yüzüme, burnuma minik vuruşlar başlar. Bazen bu vuruşlar, yatağın kenarından sarkan bacağıma hafif bir tırmık atılarak desteklenen mırlamalı bir serenatla birleşir. Önce beni uyandırmaya çalışır, ardından da karnının acıktığını belli eden o keskin miyavlamalar başlar. Artık alarm kurmama gerek yok, çünkü onların biyolojik saatleri benden çok daha düzenli ve dakik.
Eve yeni bir eşya aldığımda, o eşyanın ilk sahibi ben olmam. Hatta diyebilirim ki, yeni eşya önce onların kapsamlı bir denetiminden geçer. Önce o meraklı patiler tarafından incelenir, koklanır, belki de küçük bir test tırmalamasına maruz kalır. Bir koltuk, bir halı ya da yeni bir kutu; hepsi önce onların onayından geçmek zorundadır. Hele ki bir kutuysa, o kutu artık onundur ve yeni yatağı olmuştur. Onların kutu sevgisi başlı başına bir bilmece zaten.
Ya da bilgisayar başında çalışırken klavyenin üzerine yayılan o miskin halleri... Onları rahatsız etmemek için yazımı yarım bırakıp, sessizce işime ara verdiğim çok oldu. Hatta bir keresinde yazımın tam ortasında bilgisayarımın üstüne kıvrıldı; adeta "Sen yazıyorsun ama burada patron benim, benim uyumam daha önemli" der gibi gözlerimin içine baktı. O an gülümseyip klavyeden ellerimi çektim. Yazı bekleyebilirdi ama onun keyfi, huzuru asla. Bazen bir paragrafı tamamlamak yerine, dakikalarca onun nasıl uyuduğunu izlerken buluyorum kendimi. Hayatın temposu içinde durup bir an olsun bu anın tadını çıkarmak, sanırım en büyük hediye.
Kedilerle yaşamak, aslında sürekli bir farkındalık hali içinde olmak demek; çünkü onlar bize anı yaşamayı öğretiyorlar. Bir güneş ışığını kovalamak, bir kelebeğin peşinden koşmak ya da pencereden dışarıyı saatlerce izlemek... Tüm bu küçük detaylar, onların gözünde kocaman birer maceraya dönüşür. Onların bu basit, saf mutlulukları, bize hayatın ne kadar da küçük ama değerli şeylerle dolu olduğunu yeniden hatırlatıyor. Kimi zaman bir oyuncakla boğuşurken, kimi zaman da o zarif duruşlarıyla etrafa bakarken, her halleriyle bizi büyülüyorlar.
O anlık hazları ve merakları, içimizde unuttuğumuz o çocuksu coşkuyu yeniden canlandırıyor. Onların dünyasında yarın kaygısı ya da dünün pişmanlığı yok, sadece içinde bulundukları an var ve bu, bize adeta bir yaşam dersi veriyor.
Bazen düşünüyorum da, biz onlara bir yuva, bir kap mama, bir yudum su verdik sanıyoruz ama asıl onlar bize ne çok şey katıyor. Hayatımıza neşe katıyorlar, sabretmeyi öğretiyorlar, koşulsuz sevmeyi ve en önemlisi o anın kıymetini bilmeyi... Onların kendine has karakterleri, her birinin farklı huyları, bize her bir canlının ne kadar eşsiz olduğunu da gösteriyor. Birinin uysal ve sevecen oluşu, diğerinin yaramaz ve meraklı oluşu; her biri kendi içinde bir dünya.
Benim için kediler, sadece evcil hayvan değil; onlar hayatımın en özel parçaları, en iyi terapistlerim ve dört patili en yakın dostlarım. İyi ki varlar ve iyi ki hayatıma dokundular. Bazen evimin patronu olsalar da, asıl evin neşe kaynağı onlar. Onlarla paylaştığım her an, bir ömre bedel.
Sevgiyle Kalın.
Kalemine sağlık sadece sevgi ve biraz ilgi bekleyen küçük dostlarımıza yer verdiğin için sağol. ❤️ Kalbinde bizim sütlacımıza da yer verdiğin için teşekkürler sende bizim ❤️desin.
YanıtlaSilSemracım, yorumunu şimdi gördüm. İnanılmaz mutlu ettin beni :) Sevgiyle, huzurla, mutlulukla ve Sütlaç'la kal :)
YanıtlaSil